باب
بيان قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم سباب المسلم
فسوق وقتاله
كفر
28- NEBİ (s.a.v.)'İN:
"MÜSLÜMAN'A SÖVMEK FASIKLIK, ONUNLA ÇARPIŞMAK KÜFÜRDÜR" BUYRUĞUNUN
BEYANı BABI
116 - (64) حدثنا
محمد بن بكار
بن الريان،
وعون بن سلام،
قالا: حدثنا
محمد بن طلحة.
ح وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن بن
مهدي. حدثنا
سفيان. ح
وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة كلهم عن
زبيد، عن أبي
وائل، عن
عبدالله بن مسعود؛
قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: "سباب
المسلم فسوق.
وقتاله كفر"
قال زبيد:
فقلت لأبي
وائل: أنت
سمعته من
عبدالله
يرويه عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم؟
قال: نعم.وليس
في حديث شعبة
قول زبيد لأبي
وائل.
[:-218-:] Bize Muhammed b. Bekkar b. er-Reyyan ve Avn b. Sellam
tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Talha tahdis etti (H) Bize Muhammed b.
el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti, bize Süfyan
tahdis etti (H), bize yine Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti, bize Muhammed b.
Cafer tahdis etti, bize Şube tahdis etti. Hepsi Zubeyd'den, o Ebu Vail'den, o Abdullah b. Mes’ud'dan şöyle dediğini nakletti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Müslümana sövmek
fasıklık, onunla çarpışmak küfürdür. "
Zubeyd dedi ki: Ebu
Vail'e: Bunu Abdullah'ta, o Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye
rivayet ederken bizzat mı dinledin, dedim. O: Evet, dedi.
Şube'nin hadisi
rivayetinde Zubeyd'in, Ebu Vail'e söylediği sözler yer almamıştır.563
Diğer tahric: Buhari,
48; Tirmizi, 2635, 1983; Nesai, 4120, 4121; Tuhfetu'I-Eşraf, 9243
A.DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Hadis müttefekun. aleyhdir. Buhari onu «Kitabü'1-İman»,
«Kitabu'l-Edeb» ve «Kitabü'l-Fiten» de tahric ettiği gibi diğer hadis
imamlarından Tirmizi, iman; Nesaî, İbni Mace, Ahmed b. Hanbel ve başkaları da
rivayet etmişlerdir.
Sebb:
lügatte söğmek ve bir kimsenin namusunu lekeleyecek şekilde konuşmaktır.
Sibab'da ayni ma'naya gelir. Bazıları bunun mufa'ale babından masdar olduğunu
ve söğüşmek ma'nasına geldiğini, diğerleri sebb ma'nasma isim olduğunu
söylerler. Îbrahimü'l-Harbî sibabın ma'naca sebbden daha şiddetli olduğunu
ileri sürmüştür. Ona göre sibab bir kimse hakkında o kimsede bulunan bulunmayan
bütün ayıbları söylemektir.
Fisk
ve füsuk: lügatte hak yoldan ve taatten çıkmaktır. Hatta fare, deliğinden
çıktığı için ona bile araplar «Füveysika» derler.
Kıtal'den
murad, mukaateîe yani çarpışma ve harbetmedir. Maama-fih muhasama yani
düşmanlık ma'nasma da kullanılmış olabilir; çünkü arapiar muhasamaya da
mukaateîe derler.
Hadistfen
murad: Bir müslümana haksız yere sövüp saymak bilicma' haramdır. Bu işi yapan
fasiktir. Cezası te'dib olunmaktır. Haksız yere müslümanla kavga ve çarpışma
yapan ise ehl-i hakk müslümanlara göre dinden çıkmak ma'nasma küfretmiş olmaz.
Ancak müslümanla harbetmenin helal olduğuna inanırsa o zaman dinden çıkar.
Fakat mesele yine de ihtilaflıdır.
1
- İbni Battal'a göre buradaki küfürden murad; müslümanlarin haklarına kargı
küfranda bulunmaktır. Çünkü, Allah müslümanları kardeş yapmış; dargınlarının
aralarım bulmayı emretti; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dahi mü'minlerin
birbirleriyle kavga edip küsüşmelerini yasak etmiş; bunu yapanların din
kardeşinin hakkına küfran ettiğini haber vermiştir.
Küfran:
bir ni'meti örtmek, gizlemek ve inkar etmektir.
2
- Bazılarına göre burada müsîümanla çarpışmaya mecazen küfür denilmiştir. Zira
müslümanla çarpışmak kafirin şanmdandır. Binaenaleyh müslümanla çarpışan
müsîüman bu hususda kafire benzetilmiştir.
3
- Bir takımları: «Buradaki küfürden murad, lügavî küfürdür» derler. Lügatte
küfür: örtmek, gizlemek ma'nasma gelir. Bir müslümanın müsîüman üzerindeki
hakkı, ona yardımda bulunmak, eza ve cefa etmemektir. Onunla çarpışan ise onun
bu hakkını Örtbas ediyor gizliyor demektir.
4 - Kirmanî 'ye göre küfürden murad ya küfre
vardırır ma'nasmadır; yahud kafirlerin fi'li gibi demektir.
5
- Hattabi 'ye göre ise buradaki küfürden murad: Allah'a küfürdür. Çünkü hadis,
hiç sebebsiz ve te'vil de etmeden müslümanla çarpışmayı helal i'tikad eden
hakkındadır. Te'vil ederse kafir veya fasık sayılmaz. Nitekim te'vil ederek
hükümdar aleyhine kıyam eden bağiler de tekfir edilmezler.
Burada
şöyle bir sual varid olabilir; söğmekle çarpışmanın ikisinin de failleri fıska
nisbet edilir fakat tekfir olunmaz. O halde neden söğmeye karşı füsuk denilmiş
de çarpışma hakkında küfür ta'birî kullanılmıştır? Bu sualin cevabı şudur ;
Çarpışma
daha ağırdır; yahud çarpışma kafirlerin ahlakına daha [çok benzediği için onun
hakkında küfür tabiri kullanılmıştır.
117 - (64) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وابن
المثنى، عن محمد
بن جعفر، عن
شعبة، عن
منصور. ح
وحدثنا ابن نمير.
حدثنا عفان.
حدثنا شعبة عن
الأعمش،
كلاهما عن أبي
وائل، عن
عبدالله، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، بمثله.
[:-219-:] Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe (2/2a) ve İbnu'l-Müsenna,
Muhammed b. Cafer'den tahdis etti. O Şube'den, o Mansur'dan (H) Bize İbn Numeyr
de tahdis etti, bize Affan tahdis etti. Bize Şube, A'meş'ten, her ikisi de Ebu
Vail'den, o
Abdullah'tan, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den hadisi aynen nakletti.
Diğer tahric: Buhari,
6044, 7076; Nesai, 4120, 4122, 4123, 4124; İbn Mace, 69; Tuhfetu'l-Eşraf,
9251,9299
NEVEVİ ŞERHİ: Sözlükte "seb'" sövmek, insanın 1rzı (namusu,
şeref ve haysiyeti) hakkında ayıplayıcı şekilde konuşmak demektir.
"fısk" da sözlükte dışarı çıkmak anlamındadır. Şer'i bir terim olarak
da itaatin dışına çıkmak demektir. Hadisin anlamına gelince (2/53) müslümana
haksızca sövmek ümmetin icmaı ile haramdır. Böyle bir işi yapan Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in haber verdiği üzere fasıktır.
Onunla
haksızca kıtale (çarpışmaya) gelince, hak ehline göre bundan dolayı onu dinden
çıkartacak anlamda kafir olmaz. Az önce pek çok yerde açıkladığımız gibi. Ancak
bunu helal kabul etmesi hali müstesnadır. Bu iyice anlaşıldığına göre şunu da
belirtelim ki, hadisin tevili ile ilgili çeşitli açıklamalar yapılmıştır:
1-
Bu hüküm bu işi helal kabul eden kişi hakkındadır.
2-
Bundan kasıt iyiliği, nimeti, Müslüman kardeşliğini inkardır. İmanın
ink€m
anlamındaki küfür değildir.
3-
Uğursuzluğu sebebiyle sonunda küfre kadar götürebilir. 4- Böyle bir iş
kafirlerin işine benzer.
Allah
en iyi bilendir.
Diğer
taraftan kıtal (çarpışmak)den açıkça anlaşılan bildiğimiz çarpışmadır,
mukateledir. Kadı Iyaz'ın dediğine göre de bununla şer çıkarmak, itişip
kakışmak anlamının kastedilme ihtimali de vardır. Allah en iyi bilendir.
Senet
ile ilgili söyleneceklere gelince, senette Muhammed b. Bekkar b. er-Reyyan
vardır. Oedesinin adı olan Reyyan fethalı ra ve şeddeli ye iledir. Senette
geçen Zubeyd, Zubeyd b. Haris el-Yaml' dir. el-Iyamı nispetli olduğu da
söylenmiştir. Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde bu isimde başka kimse yoktur.
Muvatta'da ise (hattı itibariyle Zubeyd'e benzer) çift ye ile Zuyeyd b. es-Salt
vardır. Fasııların sonlarında buna dair açıklama geçmişti. Senette İbn
Selemee'nin özkardeşi Ebu Vail de vardır.
Senedin
baş tarafında Müslim'in "bize Muhammed b. Bekkar ve Avn tahdis edip
dediler ki: Bize Muhammed b. Talha tahdis etti. (H) ... Hepsi Zubeyd'den"
senedi ne gelince, biz bunu bu şekilde zapt ve kaydettik. Bizim asıl nüshamlZda
da ve bazı usullerde de bu şekildedir. Şeyh Ebu Amr b. es-Salah
(rahimehullah)'ın itimat ettiği asıllarda ise bu rivayet Muhammed b. Talha ve
Şube yolları ile zikredilmiş fakat bu nüshalarda Muhammed b. el-Müsenna'nın
el-Mehdi' den, o Süfyan'dan yolu zikredilmemiştir. Bundan dolayı İbnu's-Salah,
Muhammed b. Talha ve Şube iki kişi olmakla birlikte Müslim'in "hepsi"
ifadesini kabul etmemiştir. Onun bu kabul etmeyişi elindeki asıllara göre
doğrudur ama bizim elimizdeki asıllara göre ise kabul edilmeyecek bir taraf
yoktur çünkü o iki kişinin üçüncüsü Süfyan olmaktadır. Allah en iyi bilendir.